Bir Bilişimcinin Günlüğü

Bilişim alanında çalışıyorsanız sizin alanınızla ilgili muzdarip birçok kişinin sorunlarını çözmüşsünüzdür. Bazen yaptığınız iş sonunda bir teşekkür veya bir ufak ikram sizin yüzünüzü güldürür. En azından güngörmüş, insan halinden anlayan insanların kesinlikle pas geçmediği bu davranışları bilmeyen, bilse bile uygulamayan kadar fazla insan var ki. Ben de şahsım adına bilgisayar ile sorun yaşayan arkadaşlarımı genelde bu işten para kazanan tanıdıklarıma yönlendiriyorum. Böylelikle bizim mesleğimizin de bir değeri olduğunu hem de aldıkları hizmetin bir bedelinin olduğunu ücret ödeyerek yaşıyorlar.

Bu yazımda sizinle karşılaşmış olduğum birkaç olaydan bahsedeceğim. Yıllarca bakım onarım üzerine kendi işyerimde çalıştıktan sonra öğretmenlik mesleğini icra etmeye başladım. Öğretmenlik mesleği ile sektörel tecrübemi birleştirdiğimde öğrencilerimin bilişim alanı ile ilgili farkındalıklarının da arttığını gözlemliyorum. Bununla birlikte okullarda mesleğimizin içeriğini veya değerini anlamayan veya anlamak istemeyen meslektaşlarımla da tanışmanın dayanılmaz sancılarını yaşıyorum.

Bir sabah okula geldiğimde bilgisayar uygulama sınıfının önünde elinde dizüstü bilgisayar çantası ile bekleyen bir öğretmen arkadaşımdan bahsedeyim. Bu öğretmen arkadaşım daha günaydın bile demeden “Nerede kaldın ya? Yarım saattir seni bekliyorum. Şu bilgisayara bir format atıver.  1 saat sonra alayım” dediğinde -ki o dönem mesleğimi seviyordum- kalbini kırmadan “Sana da Günaydın. Ben iyiyim sen nasılsın” demiştim.  O da bana ebleh ebleh bakarak “ ben de iyiyim” dedi. Ben elinden bilgisayarı almadan sınıfa girdim ve dersime başladım. Uygulama derslerinde bazen öğrenciler ile blok ders yaparız. Teneffüsleri de birleştirip son dersten hemen önce uzun bir teneffüs kullandırtırız. Bu uzun teneffüste dışarı çıktığımda asık suratıyla beni bekleyen arkadaşımı gördüm. Beni görünce “senin yüzünden 50 TL ödemek zorunda kaldım.” dedi. Ben de hiç istifimi bozmadan “Ben format atsaydım 100 TL’ni alacaktım. Senin için daha iyi olmuş.” deyiverdim.

Benim bu davranışımda amacım ona kibar davransaydı yardımcı olurdum mesajını vermekti. Bu davranışının kaba olduğunu anlaması için bazen ters davranmak gerekiyor diye düşünüyorum. Sizi bilmem ama ben değer verdiğim insanların bu tür durumlarında zamanımdan fedakârlık ederek onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Fakat bazı köylü kurnazı (şark kurnazı tabiri de kullanılıyor bazı yerlerde) kişiler ise hem işlerini gördürmek hem de bedavaya getirmek zihniyetindeler ve bu davranışlarının anlaşılmayacağını düşünüyorlar.

Her zaman öğrencilerime meslekleri ile ilgili rehberlik yaparken, “İşinizle ilgili yaptığınız her işlemin bir bedeli vardır. Bedelini ödeyene de işinizi en iyi şekilde yapmanız gerekir.” mesajını veriyorum. Aynı zamanda İyilik yapmanın güzel bir duygu olduğu mesajını da vermeye çalışıyorum. Tabii ki bu yardım etme sürecinin doğal gelişmesi önemli.

Toplumumuzda halen hayır diyemeyen, başkaları tarafından sömürülen, emekleri maddi veya manevi takdir görmeyen birçok insan var. Aslında iyilik yaparak mutlu da oluyorlar. Bununla birlikte hayır diyemedikleri için de hak ettikleri takdiri alamıyorlar. Sizin çevrenizde de bu tür insanlar varsa lütfen onların emeklerini ve duygularını sömürmeyin.

Keyifle…

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.