Ne Olduğun Değil Nasıl Olduğun Önemli

Merhaba değerli okuyucularım. Gerek mesai saatlerim gerekse Ramazan ayı dolayısı ile yazılarıma bir dönem ara vermiştim. Bu dönemde diğer projelerim ve Keyifle.Net bloğum hakkında da düşünme ve fikirler üretme şansım oldu. Bu yazımda bir televizyon programında Değerler eğitimi ile ilgili konuşulur iken sarf edilen “Ne Olduğun Değil Nasıl Olduğun Önemli” cümlesi üzerine düşündüklerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Olmak Nedir?

Olmak fiili herhangi bir forma, ruh haline, kimliğe, kişiliğe girmek, zaman ilerledikçe fizyolojik, psikolojik, ekonomik, sosyolojik bir başkalaşım geçirmek olarak tarif edebileceğim bir eylem. Mesela ebe olmak, hasta olmak, olgunlaşma anlamında olmak, gibi örnekler verebiliriz olmak eylemine.  O zaman bir birey için düşünüldüğünde,  fizyolojik anlamda çocuk olmak, ergen olmak, yetişkin olmak, sakat olmak, kör olmak durumlarını aklımıza getirebiliriz.

Aslında benim ilgilendiğim kısım fizyolojik kısmı değil. Değerler açısından değerlendirdiğimde bir bireyin dürüst, akılı, saygılı, özgüveni tam, çalışkan, sevgi dolu, adaletli, vatanını, milletini seven, manevi değerlere saygılı olması durumları beni daha çok cezbediyor. “Ne Olduğun Değil Nasıl Olduğun Önemli” cümlesindeki Nasıl Olduğun Önemli kısmı da bu durumlara değiniyor. Bireylerin toplum içerisinde zengin, fakir, hâkim, savcı, doktor, mühendis olması yani ne olduğundan öte nasıl olduğu Toplum tarafından daha önemli bulunmakta.

Her ne kadar günümüzde insanların meslekleri, kıyafetleri, mal varlıkları ile değerlendirildikleri ortamlar artsa da sahip olduğu değerler de önemini kaybetmiş değiller.

 

Toplumun Ne Tür İnsanlara İhtiyacı var?- Değerler Eğitimi başlıklı yazımı buradan okuyabilirsiniz

 

Ne Olduğun Değil Nasıl Olduğun Önemli.

Bu yazıyı yazmadan önce de kendim ile ilgili bir öz değerlendirme yaptım içimden.  “Nasıl bir bireyim?”, “Topluma faydam var mı?”, “İşimi iyi yapıyor muyum?”, “İnsanlara karşı saygılı mıyım?”, “Çocuklarıma iyi örnek olabiliyor muyum?” vs. soruları kendime sordum ve cevaplarını aradım kendimce. Her ne kadar sağlıklı bir değerlendirme olmasa da izlediğim o televizyon programı ben de bazı farkındalıkların gelişmesine sebep oldu.

Bu sorulardan en önemlisi de çocuklarıma iyi örnek olacak davranışlar sergileyip sergilemediğimdi. Zaten eğitim sürecinde öğretmenlerin sıkıntı yaşadıkları konuların başında öğrencilerin ailelerinden alması gereken değerler eğitimini tam olarak almamış olmaları. Aileler okula gönderdikleri öğrencilerinin meslek sahibi olmasını istiyor ama bunun dışında daha önemli olan değerler eğitimini eksik veriyor veya hiç vermiyor.

Bir insan vali olabilir ama dürüst değilse verdiği sözleri yerine getirmiyorsa halk ona ne kadar güvenebilir ki? Veya bir doktor olabilir ama işini iyi yapmıyorsa hastalara ne kadar faydalı olabilir ki? Zaten vicdanlı bir insan bu tür soruları hep kendisine sormakta öz değerlendirmesini yapmaktadır. Sağlıklı iletişim kuran, değerler eğitimini tamamlamış iyi bir bireyin toplum içerisinde kabul görmüş bir yeri vardır. Bu konuda toplum değerlerine hep sahip çıkar.

Bu yazımda değerlerin mesleklerden daha önemli olduğunu anlatmaya çalıştım. Bir başka yazımda tekrar görüşmek dileği ile keyifle kalın.

 

“Ne Olduğun Değil Nasıl Olduğun Önemli” üzerine 7 yorum

  1. Bu kitabı okumak isteyenler için paylaşıyorum. Mesele Ne Kadar İyi Olduğun Değil, Ne Kadar İyi Olmak İstediğin. Yazar: Paul Arden

    Yanıtla
  2. Toplumun dürüst, çalışkan, faydalı olmaya gayret eden insanlara ihtiyacı var. Böyle insanlar hem çalışmaya gayretli hem de ne iş yaparsa en iyisini yapmaya gayret eden insanlardır.

    Yanıtla
  3. Ne olduğun değil, nasıl olduğun denildiğinde benim aklıma, şu an bulunduğun konuma nasıl ve hangi yoldan geldiğin soruları geliyor.
    Farzedelimki bir şirkette yöneticisiniz. Bu işi hakkınızla, çok çalışarak, şirkete faydalı olarakmı geldiniz, yoksa torpille, başkalarının üstüne basarak veya türlü oyunlarlamı ulaştınız. Ebeveyn olduysa bir birey, yine bu noktaya nasıl geldiği halen “oluşunu” nasıl sürdürdüğü önemli. Severek mi evlendi, eşine, ailesine dürüstmü, çocuklarıyla oynuyor, onlara bir şeyler öğretmek için dinleneceği, tv seyredeği zamandan feragat ediyormu, ne derece fedakar. Hani eski bir hikaye var ya, hikayenin sonunda, baba oğluna, ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim diye biten. Gerçektende uzaktan bakınca bir etiketi olup aslında hayatı yalan olan çok insan var.

    Yanıtla
  4. Bence toplumda kendini geliştirmek, iyi yönde değiştirmek için uğraşan çok az insan var. ne oldularsa, ne kadar oldularsa orada kalmış yaşayıp gidiyorlar. Etik değerler göz ardı ediliyor, maddiyat tabi ki önemli ama artık önemli olan tek şey haline gelmiş. İnsanlar için ne oldu nasıl oldu diye soralım ama galiba çoğu olmamış, ham gelmiş ham gidiyor.

    Yanıtla
  5. Pek çok kez mevki makam mal mülk sahibi olan insanların tüm bunları haksız eylemler hukuksuzluklar ile elde ettiğini duyuyoruz. Hayatta dürüstlük, erdem, insan sevgisi ve hakka saygı esas olmalı ama bazıları için hatice değil netice esas oluyor ve amaçlarına ulaşmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Biz yine de çocuklarımıza doğruyu dürüstlüğü anlatmalı, aileden başlayarak onlara örnek olmalıyız.

    Yanıtla
  6. Bir toplumun geleceğe yönelik yatırım yapması için geleceğe yönelik ve geçmişinden dersler çıkaran bireylere sahip olması gerekir. Bu da eğitimle sağlanır. Tepeden tırnağa insani duygular konusunda özel eğitimler verilmesi şart.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.