Merhaba. Öğretmenlik mesleği, ülkemizde saygın aynı zamanda sosyal hakları herkesin dilinde pelesenk olmuş, siyasetçiler ve bürokratlar tarafından itibarsızlaştırılmış, devlet tarafından kesin olarak iş garantisi olduğu sanılan, her an bir fazlalık konumuna düşebileceğiniz, öğrencilerin ve velilerin kolaylıkla darp ettiği ve bununla beraber bağlı olduğu sendikalar tarafından meslekten soğutulmuş insanların yaptığı bir meslektir.
Öğretmenlik mesleği, sürekli bilgi ve becerilerini geliştiren, para için değil de idealleri için mesleğini yapan, hırslı, azimli, çalışkan ve zeki kişilerin yapması gereken bir meslektir aynı zamanda. Bizim ülkemizde ise tam tersi öğretmen oldun mu tamam artık. Maaş ülke standartları üstünde, statü tamam, ömür boyu sosyal haklar, oh ne ala. Öğretmenlik mesleğini bu yüzden herkes yapmamalı, yapacaklar da yetenekleri varsa ve heveslilerse yapmamalılar.
Eğitim sisteminin en büyük sorunlarından birisi de kendini geliştiremeyen, işi dışında bütün sorunlarına odaklanıp işini aksatan, mesleğinde rutinleşmiş, hatta öğretmenliği iyi yaptığını zannedip hobiye çeviren öğretmenlerdir.
Peki, kim öğretmen olmalı?
Çocukları ve hayatı seven, kendini teknolojik ve akademik anlamda yetiştirmiş ve meraklı, mesleğini severek yapan, devletçi, iş ve özel hayatı arasında dengeyi sağlıklı bir şekilde kurabilen, fiziki ve psikolojik olarak sağlıklı bireylerin öğretmen olması gerekir. Öğretmenlik bu yüzden fedakarlık gerektiren bir meslektir. Kutsallığı bu yüzdendir. Emanet edilen genç beyinlerin sağlıklı bir şekilde eğitilmelerini sağlamak, anne ve babalarından görmedikleri ilgiyi, sevgiyi, muhabbeti, görgüyü, bilgiyi bu genç beyinlere göstermek yükümlüğünü tamamen hissettiren bir meslektir.
Çelik gibi bir irade, sürekli iyi niyetle ile güçlenen bir vicdan, devletin bekasını ön planda tutan bir görüş isteyen bir meslektir öğretmenlik.
Bu şartları sağlıyorsan öğretmen ol. Eğer öğretmensen ve bu şartları sağlamıyorsan da kendine çeki düzen ver. Ya kendini değiştir veya işini. Çünkü kimsenin devletin geleceği olan gençlerin istikballeriyle onamaya hakkı yok.
Neyse bazen doluyor insan, yazası geliyor. Kimse mükemmel değildir ki hal böyleyken hatasını bilen ve düzelten, düzeltmeyenden ve hatasını sürekli tekrar edenden bir adım öndedir.
Keyifli ve mutlu günler dileklerimle…