NASIL BÜYÜK OLURSUNUZ?

Merhaba. İşletmecilik, inovasyon, eğitim, sermaye, işveren, öğretmen, eğitim derken aslında toplumun en önemli unsurlarının bir araya gelmesiyle ortaya çıkan en önemli olguyu unutmaktayız. Yaşam bütün kelimelerin,  terimlerin, oluşumların veya siz ne derseniz onların birleşiminden oluşuyor ve dünyanın sonuna kadar da devam edeceği malum olan en büyük olgu. Biz birey olarak yaşamın belki de trilyonda biri küçüklüğünde birer etkeniz. Bunu düşündüğümüzde aslında yaşamın döngüsü içerisinde aciz kalıyoruz.  O zaman da hemen bireylerin bir araya gelerek oluşturdukları ortaklıkların büyümesi ve yaşam döngüsü içerisinde adından söz ettirmesi akla geliyor.

Biz insanlar kendi gücümüzün yetmediği olaylarla karşılaştığımızda birbirimizden yardım alıyoruz. Bu yardımlaşma esnasında birbirimizin beğenmediğimiz davranışları veya durumları olduğunda da ortak çıkarlar sona erene kadar sabır ediyoruz. Kişilik olarak sabırsız olanlar ise çıkarlarını bile düşünmeden ortaklıklara son verebiliyor.

 Peki Nasıl büyük olursunuz?

Büyüklük terimini burada sektörde lider, herkes tarafından olumlu olarak bilinen, kişilik olarak ta sözü dinlenen anlamında kullanıyorum. Bir işletmenin büyüklüğünü ise sektörde güçlü, yön veren, ekonomik olarak bağımsız, kendi öz sermayesini koruyan, borcu olmaya veya en az seviyede olan, her an yükselen ve verdiği taahhütleri tutan davranışları ile değerlendirebiliriz.

Yıllar önce iş başvurusu yapmak için girdiğim işyerine 6 ay sonra ortak olmuştum. Bu ortaklık 3 yıl sürdü. 3 yıl sonra ise bizimle ortaklık yapmak isteyen başka 3 firma ile birleşme kararı aldık. Bu birleşme için talep diğer firmalardan gelmişti. Bizim yaptığımız işleri görmüşler ve bizimle çalışmak istediklerini belirtmişlerdi. Firmalardan birisi bilişim sektöründe 2. el kullanılmış bilgisayarların ticareti üzerine çalışan ve kendi alanında oldukça güçlü bir firma idi. Bir diğeri ise 400 m2 büyüklüğünde büyük bir işyerine sahiptiler ama iş yapacak güçleri yoktu. Bizim ise işimiz yazılım ve donanım satışı ve servis hizmetleriydi.

Aslına ortağım ile hayatımızdan memnunduk. Fakat ortağım belki daha fazla kazanmak, belki de sektörde en güçlü firma olmak amacı ile bu ortaklığın bizim için iyi olacağını düşünmüştü. Ben bu ortaklıktan pek bir fayda sağlayamayacağımızı düşünerek ayrılmak istediğimi bildirdim. Çünkü firmaların birleşmesi demek 3 farklı işyerinin yükünü bir yere toplamak ve bununla birlikte bütün personelin bir arada çalışması demekti. Aslında ilk kopuş işin fazlalığı karşısında gelirin az olmasından yakınan diğer firmanın ortağından geldi.  Sonra ben ayrıldım. Ve sırayla çözülme başladı. Büyük olmak isterken hepimiz yok olduk. Firmaların hepsi kapandı. Herkes patron iken işsiz kalıverdi.

Bu girişimin patlak vermesindeki en önemli etken iş planının olmamasıdır bence. Geleceğe dair bir iş planı olmaması hesapların şaşmasına sebep olmuştu. Bununla birlikte bütün firmalar bir araya geliyordu ama hepsi borcu ile geliyordu. Sermayesiz girişim oldukça zordu. Eskiden kobi desteği, KOSGEB, yatırımcılar, melekler vs. yoktu. Bu yüzden de sermaye her zamankinden daha önemliydi.

Kısaca özetlemek gerekirse eğer, bir işletme kurulurken iyi bir iş planı yapılmalıdır.   Sektörel analizi iş dosyasında iyi belirtmek ve ayakları yere iyi basan bir proje geliştirmek oldukça önemlidir. Ufkunuzu geniş tutup emin adımlarla ticari hayatınıza yön verirseniz ve piyasayı iyi okuyabilirseniz neden en büyük siz olmayasınız? Dygularınızı kontrol etmeyi de başarabilirseniz eğer o zaman sizi kimse tutamaz.

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.