Merhaba değerli okuyucularım. Eğer takip ediyorsanız sitemizde ara sıra eğitim üzerine içerikler paylaşıyorum. Bir eğitimci olarak topluma ne kadar faydam olursa kendimi o kadar mutlu hissediyorum. Fazla duygusala bağlamadan konumuza dönelim ve Türkiye’de Bilişim Öğrencileri İçin Gelecek Nasılmış bir bakalım.
Bilişim teknolojileri alanı harcanan emek karşılığında katma değeri fazla olan alanlardan birisi.Ülkemizde birçok bilişim firması yazılım ve Internet hizmetleri üreterek oldukça iyi kazançlar elde ediyor. Her yıl ülkemizde Bilişim alanında binlerce kişi istihdam ediliyor ve Nitelikli İş Gücü sayısı oldukça yetersiz.
Bunun yanında bilişim eğitimine ülkemizde meslek liselerinde başlanıyor ve yüksekokul ve fakülte seviyesinde devam ediliyor. İlk ve Orta eğitimde sağlıklı bir mesleki eğilim çalışması yapılmaması ve ailelerin önyargıları maalesef bilişim eğitiminin sağlıksız başlamasına sebep oluyor.Yetenekli öğrencilerin ilk ve orta eğitim seviyesinde tespit edilerek geleceğe hazırlanması, bilişim alanında daha fazla başarı hikâyesi duymamıza yardımcı olacaktır.
Bunun yanında ailelerin önyargıları konusuna değinmeden geçemeyeceğim. 1995 yılında Teknik Eğitim Fakültesi Bilgisayar Öğretmenliği kazanarak üniversite eğitimine başladım. Aldığım sınav puanı ile Tıp Fakültesi okunabiliyordu. Ben isteyerek ve bilerek bu bölümü tercih listeme eklemiştim. Daha 1. Sınıfta iken Bir bilişim firmasında çalışmaya başladım ve kendime bir bilgisayar aldım.
Bilgisayarı eve kurup çalışmalarıma (o zamanlar 3d Studio 4, Q Basic, Fortran, COBOL, Pascal, C++ ,FIFA 95, Lotus vb. meşhurdu ) başladım. Bir akşam annem yanıma geldi ve dedi ki “Oğul oğul bir doktor olaydın hiç olmazsa hasta olduğumuzda bizi iyi ederdin. Nedir bu televizyonun karşısına geçmiş bakıp duruyorsun? Saatlerce burada oturunca eline ne geçiyor? Ne üretiyorsun ?”. Tabii ben anneme ne kadar anlatmaya çalışsam da onun kafasında bilgisayar bir oyundan başka bir şey değildi. Halen de değil!
Anne ve babalar bazen okula geldiklerinde; programlama veya Web tasarım derslerinde öğrencilerinin başarısızlıklarından bahsederken “Nasıl olur? Evde bilgisayarın başından kalkmıyor. Buna rağmen nasıl zayıf alır? Bir yanlış olmasın?” şeklinde sorularla hayretlerini belirtirler. Aslında onlar kendilerince görevlerini yapmışlardır.
Eve bilgisayar alınmış ve çocuk meslek lisesine kaydedilmiştir. Artık bilgisayar mühendisi bir oğul veya web master (internet sayfası uzmanı )bir kızları vardır. Veya onlar gelecekte çocuklarının memur olabilmesi için kendi kafalarındaki liselere öğrencilerini kaydettiremezlerse çocuklarını bilgisayarcı olur belki diyerek Bilişim alanına kaydederler. Buna benzer birçok sebeple bilişim bölümünde öğrenci profili ya zorla getirilmiş, ya da gidecek alan olmayınca gelmiş bir öğrenci grubundan oluşur.
Bu yüzden bilişim teknolojileri alanından mezun olan birçok öğrenci kendi alanları ile ilgili bir üniversiteye gitmez ve bilişim alanı dışında başka bir işte çalışır. (Sekreterlik, sigortacılık, otobüs şoförlüğü, garson, pazarcı vb.)
Aslında mesleğine asılsa ve de kendini iyi bir şekilde geliştirse bir meslek lisesi mezunu genç asla aç kalmaz. Kendi alanında oldukça fazla iş ve istihdam mevcut. Ama yeterince nitelikli eleman yok. Bu yüzden de bilişim alanı mezunlarının işlerini diğer alanlardan kendilerini iyi yetiştirenler yapıyor.
Bunun için hangi eğitimleri tamamlamalı buna başka bir yazımızda değineceğiz.
Özetlersek Ülkemiz gelişmekte olan ülkeler arasında. Bu yüzden özelikle meslekte sertifikasyon sistemine geçiş henüz tamamlanmadı. Meslek liselerinden mezun olan öğrencilerimizin işyeri açma belgesi de alabilmeleri kendileri için oldukça büyük bir fırsat. Bunun yanında Sınavsız Geçiş sistemi ve MTOK sistemi de Bilişim alanı öğrencileri için büyük nimetler. Bu yüzden mesleğimize sahip çıkalım ve kendimizi oldukça iyi yetiştirelim. Bilişim Teknolojileri Alanı Türkiye’de geleceğin parlayan yıldızıdır.
İyi günler dileklerimle.