Okulun Öğrenci Ödül ve Disiplin Kurulundayım. Bir ilginç olay var. İşin içinden çıkamıyorum. Öğrenciler yazılı sınavda hiçbir soruyu bilememişler. Sorun bu değil aslında. Sorun öğrencilerin cevap yerine “Herkes kopya çekiyor, ben çekmedim hocam”, “Yaktın beni hocam” gibi rencide edici olmayan ama sorularla alakasız yazılar yazmaları ve öğretmenin bunu disiplin kuruluna getirmesi. Öğrenciler 12. sınıf öğrencileri ve okulun kapanmasına 1-2 ay var. Genel olarak rehberlik servisi ile birlikte öğrenci merkezli çalışan öğretmenler olarak biliniyoruz.
Öğrencilerin bu davranışlarının sebebini öğrenmek amacı ile disiplin kuruluna davet ettik. Kurul üyeleri önünde öğrencilere neden bu şekilde davrandıklarını sorduğumuzda öğrencilerin anlattıkları beni şoke etti. Öğretmen sene başından beri ders anlatmamış ve öğrencilere sene başında vermiş olduğu 35 sorudan 10 tanesini seçerek sınavlarda soracağını belirtmiş. Bununla birlikte YGS sınavında öğrenciler dökülünce farkındalık kazanan bir iki öğrenci kendi aralarında neden Matematik öğretmeni ders anlatmadı diye söylenmeye başlamışlar ve bununla birlikte öğretmenle konuşup en azından LYS sınavına kadar biraz konu anlatılmasının faydası olacağını düşünmüşler. Bu düşünceleri zaten dersi anlamayan ve gereksiz olduğunu düşünen diğerleri tarafından engellenmeye çalışılmış. Bu da sınavdaki uygunsuz cümleler yazılması olayına kadar devam etmiş.
Derste öğrencilerime dersimi elimden geldiğince anlatmaya ve boş bırakmamaya çalışan birisi olarak şok oldum. Meslek derslerinde uygulamalı olarak eğitim veriyoruz. Diğer derslere göre daha eğlenceli ama yine de her ders eğlenceli hale getirilebilir diye düşünüyorum.
Rehber öğretmen arkadaşımla görüştüğümde birçok derste öğretmenler ile ilgili bu sıkıntıların yaşandığını, öğrencinin dersin işlenmemesi konusunda isteksiz olmasının normal olduğunu ama öğretmenin bu konuda taviz vermemesi gerektiğini belirtti. Öğrenci hak ve sorumluluklarında da bu konuya değinilmekte.
Devlet okullarında kontrol mekanizmasının zayıflığından mıdır nedir, birçok okulda bu söylentileri duymaktayım. Bir vazgeçmişlik, bir boşvermecilik, bir bananecilik almış başını gidiyor. Vicdan sahibi olan öğretmenleri, çalışkan öğretmenleri bunun dışında tutuyorum.
Özel okullarda iş kaybı endişesi, veli baskısı ve rekabet sonucunda öğretmenin dersi boş geçirmesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu konuda özel okul idareleri oldukça temkinli. Hemen hemen her ay yapılan zümre toplantıları, uyarı toplantıları, sosyal medya grupları üzerinden motivasyon ve performans artırma çalışmaları, öğretmenin eğitimini tamamlaması için seminer ve kurslar derken oldukça yoğun tempoyla eğitim işi devam ediyor. En vasat öğretmen bile özel okulun iş dinamiğinde sisteme uymak zorunda kalıyor ya da sistem dışı kalıyor. (Eşim özel okulda öğretmen olduğu için bizzat gözlemliyorum bu tempoyu) Özel okulda çalışmış ve temposuna alışmış bir öğretmen daha sonrasında devlet okuluna geçtiğinde “Sen ne yapıyorsun? Neden kendini paralıyorsun? Biraz yavaş” söylemleri ile karşılaşma ihtimali oldukça fazla.
Bu konuda görüş ve çözüm önerileriniz benim için oldukça önemli. Aşağıdaki yorum ekle kısmından görüş ve önerilerinizi yazarsanız sevinirim. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu yazıyı paylaşarak toplumuzda bir farkındalık oluşturmak ve sadece Devlet olarak değil hizmet alan toplum olarak da sistemin düzelmesinde katkıda bulunmak isteyebilirsiniz. Şimdiden teşekkür ederim.