Bir gün 3 erkek kardeş ve babaları iş çıkışı evlerine dönerler. Evin dış kapısına geldiklerinde babaları cebinden anahtarı çıkarır ve kilide doğru uzatır. O esnada en arkadaki en küçük kardeş hemen elinde hazır bulundurduğu anahtar ile uzanır ve babasından önce kilide sokar ve kapıyı açar. Baba içeri girer ve kapıyı çocukların üzerine kapatır. Sonra da eve çıkar ve hiç bir şey olmamış gibi her zaman oturduğu koltuğuna oturur.
Çocuklar bu durumun şoku ile 2-3 dakika aşağıda donakalırlar. Daha sonra kapıyı açarlar ve içeri girerler. Eve girdiklerinde kafalarındaki soru şudur:
– “Biz babamızı üzecek bir şey mi yaptık bugün?”
Eve girer girmez babalarının yanına giderler. Ve yanına sırayla otururlar. Babaları sakin sakin gülümsemekte ve evlatlarının gözlerine bakmaktadır.
– “Gelin bakalım beni hayırlı evlatlarım!”
Küçük oğul biraz bozulmuştur. Babasının kapıyı açtığı için kendisine teşekkür etmesi gerekirken neden teşekkür etmediğini, bu iyiliğinin karşılığında kağıda kalmaması gerektiğini düşünmektedir için için.
-“Biz yardımsever insanlarız. Herkese yardım etmek için çabalar dururuz. Elimizden geldiğince koştururuz. Sizler de aynı benim gibisiniz. O yüzden sizlerle gurur duyuyorum.”
Babalarının bu cümlesi çocukları iyice şaşırtmıştır. Özellikle de küçük oğul “övülüyor muyuz yoksa eleştiriliyor muyuz?” çelişkisindedir. Baba konuşmaya devam eder:
– “Küçük oğlum kapıyı açtığın için teşekkür ederim. Lakin ben zaten anahtarı çıkarmıştım ve kapıya uzanmıştım. O kadar tez canlı ve iyilik seversin ki hemen uzandın ve kapıyı açtın. Ben sana aşağıda teşekkür etmeden kapıyı kapattım ve yukarı çıktım. Sen de kırıldın. Şu an yüzünden anlayabiliyorum.
İnsanlar böyledir. Benim amacım seni kırmak değil , sana bir ders vermekti. Bazen insanların kendi işlerini görmelerine müsaade et, biraz sabırlı ol. Sen iyilik yapmak için çabalarsın ve haz alırsın. Bu davranışın başkası tarafından hoş karşılanmayabilir. Biri kapıyı açmaya niyetlendi ve yöneldiyse bırak o yapsın. Sen sadece izle ve senden yardım istenmedikçe de yardım etme. Böylelikle senin yapmış olduğun işin de bir kıymeti olur. Takdir edilirsin. Kıymetin bilinir.”
Çocuklar bu konuşma sonucunda oldukça rahatladılar. Birbirlerine sarıldılar ve hep beraber yemeğe oturdular. Babaları da çocuklarının bu mutlu halleriyle daha da neşelendi.
Kıssadan Hisse
Biz de bazen yukarıdaki kısa hikayede anlatılan durumları yaşıyoruz. Özellikle çocuk gelişiminde yardım istemedikçe çocuklarımızın işlerini kendilerinin yapmasını sağlamak önemlidir. Bu öz güven eğitiminde çok önemlidir.
Zaman yönetimi için de değerlendirme yapacak olursak başkalarının işleri için çaba sarf edip kendi işlerini savsaklayan kişilere de bu hikaye güzel bir örnek olabilir. Kendi işine odaklanıp sağlıklı bir şekilde bitmesini sağlamak yerine, herkese gerekli gereksiz yardım etmek için koşturmak elbette güzel bir huy değil.
Bu durumdaki insanlarda ilerleyen zamanlarda aşırı alınganlık, aşırı yorgunluk, hayata karşı bir bıkkınlık ta görülebilir. Bu davranışlarını düzenlemeleri için psikolojik desteğe ihtiyaç duyabilirler.
Siz siz olun kimseye gereğinden fazla iyilik, gereğinden fazla sevgi, gereğinden fazla zaman ayırmayın. Her şeyin fazlası zarar….
İyi Günler.