Ye Kürküm Ye

İnsanların çoğunlukla dış görünüşleri ile değerlendirildiği günümüzde Nasreddin Hoca’nın “ Ye Kürküm Ye” sözüne değinmemek olmaz.

Hikayeyi bilirsiniz. Hoca bir düşün yemeğinde kıyafetleri yüzünden hor görülmüş daha sonra kaftanını giyip gittiğinde ise baş köseye oturtulup, izzet ikram görmüştür. Bu olay sonunda da yemeği kaftanına doğru götürüp “ Ye Kürküm Ye” diyerek tepkisini dile getirmiştir.

Bu yazıyı yazmamın sebebi de buna benzer olayları son birkaç gün içerisinde oldukça fazla yaşamam.  Geçen hafta bir GSM şirketinin bayisine işlerim dolayısı ile uğramak zorunda kalmıştım. Sakalım ve saçlarım oldukça uzundu. (Tıraş olmayı pek sevmediğim için kirli sakal bırakmayı seviyorum da).

İçerde benden başka müşteri olmadığı için ben de müşteri temsilcisinin karşısında bulunan boş sandalyeye oturdum. Yapmak istediğim işlemi tarif ettim.  O sırada benimle ilgilenen personelin mimiklerinden beni kıyafetlerimden dolayı yadırgadığını fark ettim.

İşlemin sonunda kimlik beyanında bulunmam gerektiği için ben de kimliğimi uzattım. Personel kimlik kartım elimden yere düştü. Görevli bayan kimliği yerden aldı ve öğretmen olduğumu öğrendiğinde davranışları birden değişti. Gülümsemeye ve yaptığı işlemleri biraz daha samimi yapmaya başladı. İşlem esnasında o kadar az ve teknik konuşan o bayan, mesleğimi öğrendikten sonra daha samimi ve içten davranmaya başladı.

Yine aynı firmanın bir başka şubesinden kendime telefon almak amacı için başvurduğumda da aynı olaya benzer bir tutumla karşılaştım. Cihaz almak istiyorum dediğimde bana reyondaki en ucuz cihazları anlatmaya başladılar. onların bu tutumunun sebebini anladığım için yadırgamadım. Ben de inadına En pahalı cihazları sorduğumda bana sizin puanınız yetmez cevabını verdiler.

Bankalar ile ilişkilerimi hep iyi tutmuşluğumdan kredi puanım oldukça iyidir. Sistemden puanımı sorgulamaları konusunda kendilerini uyardım. Görevli kişi burun kıvırarak “bir bakalım” dedi. Bu tavrı hatırlıyordum. Sorgulama sonunda firmanın puan kategorileri arasında en yüksek puanlıların kategorisi içerisinde olduğumu sistemden gördüklerinde yüzlerinin aldığı şekli keşke tarif edebilsem.

Birkaç dakika sonra yanıma mağaza müdürü geldi. “Çalışanların tavırlarından dolayı Özür dilerim” cümlesini duyduğumda zaten işlemden çoktan vazgeçmiştim.

Her iki işyerine de biraz daha bakımlı girseydim -mesela takım elbise veya her yanından marka fışkıran kıyafetlerle- inanıyorum ki beni kapıda karşılamaları içten bile değildi. Gerçi bunu ister miyim bilmiyorum. Ama istediğim bir şey varsa insanların ön yargılarından kurtulmaları için devletin TV kanallarına kamu spotu zorunluluğunu getirmesi.

Kendimi düşündüğümde herhangi bir konunda aşağılık kompleksim yok. Kendimle barışık ve farkındalıkları olan bir bireyim.  Bu yaşadıklarım sonucunda kendimi kötü de hissetmedim. Sadece insanların mini etek giyen veya aşırı makyaj yapan her kadını kötü görmesi, ayakkabısı ve üstü kıyafetleri biraz tozlu olan birini gariban veya cahil görmesi gibi önyargılarından vazgeçmesinin daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.

Keyifle bir ömür ve sağlıkla yaşanan anlar dileğiyle.

“Ye Kürküm Ye” üzerine 7 yorum

  1. 🙂 ooo bende de bu hikayeden biri var arkadaş bir bankada staj goruyordu her zaman takım elbiseli giderdi geçtiği markette o efendim hoş geldin bilmem ne bu ne zaman giderse böyle sivil hayata dönüncede geçtiği market selamını bile almadı 😀 😀

    Yanıtla
  2. Aynı örneğin bir değişiğini bir zamanlar babam köyde iken yaşamış 🙂 Ben doğduğum zamanlar durumu iyimiş babamların köyde dedem bütün tarlaları satmadan önce 🙂 Babam tarladan çıkıyor öğlen arabaya atlayıp şehre gidiyor bankaya para çekmeye üstü başı pek iyi değil tarladan gittiği için. Haliyle bankada ilgilenmiyor memurlar tabi ki o zamanlar böyle yeni sistemlerde yok sıra al sıran yanınca git vesaire babamı akşama kadar oyalıyorlar ve işlemi yapamadan geri dönüyor. Diğer gün takım elbise kravat takıp güzelce saç sakal tıraş olup gidiyor bankaya kapıda karşılıyorlar babamı 🙂 Ye Kürküm Ye! Bunu geniş olarak anlatayım bir ara bloğumda 🙂

    Yanıtla
  3. Ben çok fazla katılmıyorum bu düşüncenize.. İnsanlar bence bazı yönden hem cinsleri veya halk tarafından da yargılanmalı.. Kimin fakir kimin zengin olduğunu anlamalı.Hangi branşta öğretmenlik yapıyorsunuz bilmiyorum ancak, aldığınız maaş a göre standart altında bir kıyafet kullanıyorsanız, tabi ki sıradan davranmalı çalışanlar..Kimde para olduğu bilinmez ancak o personeli çok iyi anlıyorum. Çünkü gün içerisinde sizin o gün içerisindeki giyiminize benzer o kadar boş, serseri insan uğruyordur ki o mağaza yada mağazalara, bir süre sonra yetkili danışmanlar artık yeter diyorlar. Bence bu olayı kınamak yerine aldığınız maaş ile refah seviyenizin altında bir yaşam sürüyorsanız bence en az onlar kadar sizde suçlusunuz.

    8 Sene boyunca sektörün en önemli en iyi firmalarında satış pazarlama üzerine yöneticilik yaptım. Çalışanların psikolojilerini çok iyi anlayabiliyorum.Şimdi siz beni kıyafetlerimle yargılayamazlar diyorsunuz ancak, çalışanların psikolojilerini bilmeden gün içerisinde ne yaşadıklarını öğrenmeden bir öğretmen olarak sizde onları yargılamayın lütfen 🙂 Sağlıcakla kalın..

    Yanıtla
    • Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Mesele maaşa göre giyinme veya refah seviyesinin altında yaşama olsaydı dediklerinize katılırdım. Haklı olduğunuz yerler var bununla birlikte kaçırdığınız nokta şu olabilir beklentimiz vicdanen insanların birbirlerine önyargısız davranmasını beklemek. Bu konuda çalışanların psikolojisi olumsuz, yönde etkilenmiş olsa bile işleri gereği bu durumu müşterilere yansıtmamaları gerekiyor. Ekonomisi, sanayisi, iş ahlakı büyük bir oranda kapitalist olan ülkemizde insanların önyargısız yaklaşım beklemesi bir ütopya mı?

      Yanıtla
  4. Aynen öyle dünya artık ye kürküm ye moduna girmiş. Bu dünyanın hali böyle gitmez. Parası olan değerli iken parası olmayan değersiz.

    Yanıtla
  5. İnsanlar birbirini işine, parasına, kılık kıyafetine göre değerlendiriyor. Bu dünyanın her yerinde görülebilecek bir durum ama bizim coğrafyamızda daha yaygın. Amerika’da yaşamış bir arkadaşım, yeni tanışan insanların birbirine ne iş yaptığı, nerede oturduğu gibi soruları çok nadir ve tanışmanın ileri aşamalarında sorduğundan bahsetmişti. Kendi çevrenize dikkat edin, insanlar tanışırken ilk sorusu ne iş yaptığını sormak oluyor. Devamında yüz bulup ne kadar kazandığınızı soranlar da var. İnsanlar malesef birbirini etiketliyor ve yakıştırdığı etikete göre davranıyor.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.