Merhaba değerli okuyucularım. Toplumların bir arada olabilmesi için bazı ortak noktalarda buluşmaları gerekiyor. Örneğin aynı işyerinde çalışmak, aynı takımı tutmak, aynı kahveye gitmek gibi ortak noktalar toplumu bir arada tutuyor. Her ne kadar farklı görüşlerde, farklı kökenlerden olsa da bu Ortak Nokta Paradoksu diye adlandırılan durum toplumun her an dinamik kalmasını sağlıyor.
Ortak Nokta Paradoksu Deyimi Nereden geliyor?
Toplumun temel taşı olan birey her zaman kendi gereksinimlerini tek başına karşılayamayabilir. Aslında Zekânın tanımlarından biri olan bireyin bulunduğu ortama, duruma uyum sağlayabilme, hayatta kalabilme yetisidir. Birey de bu zekâyı gösterebiliyorsa tek başına yaşamını sürdürebilir. Bununla birlikte fizyolojik, sosyolojik, ekonomik, psikolojik ihtiyaçlarını giderebilmesi için de diğer bireylere ihtiyacı vardır.
Bireyin diğer bireylerle bir ara kalmasının, kısaca toplumu oluşturmasının sebebi diğer bireylerle ortak bir noktada buluşmasıdır. Buna rağmen ortak noktada buluştuğu diğer bireyler ile menfaat sona erdiğinde iletişim sona erer. Bireyselleşme başlar.
Örneğin mahalle kahvesinde beraber oyun oynayan erkeklerin kahve dışında bir ortamda farklı görüşlerden dolayı bir araya gelememesi Ortak Nokta Paradoksuna bir örnektir. Bir kasabadaki insanların birbirleri ile kavgalı olmalarına rağmen belediyenin kamulaştırma çalışmalarına karşı birleşmeleri gibi.
Bu konuyu din karşıtı olan bireyler de dindar insanları eleştirirken kullanmaktalar. “Namaz kılarken bir aradasınız ama dışarda sürekli birbirinizi dolandırıyorsunuz. Bu nasıl din inancı?” şeklinde söylemlerle Ortak Nokta Paradoksu kurbanlarının arasında yer alırlar.
Ortak Nokta Paradoksu Aslında Birleştirici mi?
Bazı Psikologlar bu paradoksun aslında paradoks olmadığını, dünyanın bu denge üzerine kurulduğunu, bu durumun toplumun asıl sınavı olduğundan bahseder. Toplum içerisindeki bu farklılıklar ve farklılıklara rağmen insanların belirli noktalarda bir araya gelmesi bireyin, toplumun kısacası doğanın kanununda var olduğunu kabul ederler.
İşyerimde 50 kişi çalışıyor. Aynı odada çalışanlar öğlenleri hep başka gruplarla yemek yiyor. Oda ve iş dışında paylaştıkları pek bir şey yok. Akşamları ise herkes farklı bireylerle hayatlarına devam ediyor. Hafta sonları herkes farklı takımları tutuyor. Haftada bir herkes halı saha maçında bir araya geliyor.
Bence toplumun farklı renkleri bunlar. Bu renklerin hepsine paletinde hak ettikleri yeri veren liderler unutulmaz liderler olurlar. Ve toplumun birliği, beraberliği, adaleti, huzuru bu sayede sağlanabilir.
Toplumumuzun her birlik ve beraberlik içerisinde, güçlü, huzurlu, zengin ve umutlu yaşaması dileği ile.
Keyifle kalın.
okulumuzda öğretmenler öğretmen odasında kavga ediyorlar, öğle arasında aynı masaa yemek yiyorlar. yazınızı okuduğumda size hak verdim. aslında sağlıklı olan da bu galiba. siyasilerinde birbirleri ile kameralar karşısında atışıp aynı restoranda yemek yemeleri gibi.
insanlar sosyal varlıklar. aslında paradoks olarak adlandırdığınız durum hemen hemen her insanda görülen bir durum. düşünceler ile icraatların çelişmesi. bu durumları benimsemeli ve ona göre davranış geliştirmeliyiz diye düşünüyorum.