Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu politikası, tarih boyunca farklı dönemlerde değişim göstermiştir. Günümüzde ise bu politika, askeri varlığın azaltılması, diplomasiye daha fazla ağırlık verilmesi ve bölgedeki müttefiklerle ilişkilerin yeniden şekillendirilmesi gibi unsurlar etrafında şekillenmektedir. Peki, ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik güncel politikaları nelerdir ve nasıl bir dönüşüm yaşanmaktadır? Bu makalede, Amerika ve Orta Doğu arasındaki ilişkileri günümüz bağlamında ele alacağız.
Amerika’nın Orta Doğu’daki Genel Politikası
Son yıllarda ABD, Orta Doğu’daki doğrudan askeri müdahalelerini azaltarak bölgedeki varlığını yeniden tanımlama sürecine girmiştir. Özellikle Irak ve Suriye’deki asker sayısının düşürülmesi, ABD’nin artık Orta Doğu’daki askeri varlığının kritik bir zorunluluk olmadığı görüşüne dayanmaktadır. Bunun yerine Washington, bölgesel ortaklıklar ve diplomatik girişimler yoluyla etkisini sürdürmeyi amaçlamaktadır.
Bu politika değişikliği, ABD’nin küresel ölçekte farklı bölgelere odaklanma ihtiyacından da kaynaklanmaktadır. Çin ve Rusya gibi rakip güçlerin yükselişi, Amerika’nın Orta Doğu’daki askeri harcamalarını azaltarak stratejik kaynaklarını Pasifik ve Doğu Avrupa gibi alanlara yönlendirmesine neden olmuştur.
ABD’nin Orta Doğu’daki Askeri Varlığını Azaltması
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), son yıllarda bölgedeki askeri varlığı azaltma yönünde çeşitli adımlar atmıştır. Afganistan’dan çekilme sürecinin tamamlanmasının ardından, Irak ve Suriye’deki asker sayısında da önemli bir düşüş yaşanmıştır. Bununla birlikte, ABD’nin tamamen bölgeden çekilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Washington, stratejik açıdan önemli bölgelerde (örneğin Körfez ülkeleri) sınırlı bir askeri varlığını sürdürmeye devam etmektedir.
Bunun temel sebeplerinden biri, İran’ın bölgedeki nüfuzunu artırmasıdır. ABD, İran’ın bölgesel etkisini dengelemek adına Suudi Arabistan, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi müttefiklerine askeri ve istihbari destek sağlamaya devam etmektedir.
Amerika’nın İsrail-Filistin Politikası
ABD’nin İsrail-Filistin politikası, Biden yönetimi altında bir miktar değişiklik gösterse de genel çerçevede Amerikan dış politikasının temel taşlarından biri olmaya devam etmektedir. Biden yönetimi, Trump döneminde İsrail’e verilen açık destek politikalarını bir miktar yumuşatarak daha diplomatik bir yaklaşım benimsemiştir. Ancak Washington’un İsrail’e olan desteği halen güçlü bir şekilde devam etmektedir.
Özellikle 2023 ve 2024 yıllarında Gazze’de yaşanan olaylar, Amerika’nın bölgedeki rolünü tekrar tartışmaya açmıştır. Eski Başkan Donald Trump’ın Gazze konusunda yaptığı açıklamalar, ABD’nin Orta Doğu’daki iddialarının değiştiğine işaret etmektedir. Bunun yanında Biden yönetimi, İsrail ve Filistin arasında barış görüşmelerinin tekrar başlaması için çeşitli girişimlerde bulunmuş ancak şu ana kadar somut bir ilerleme sağlanamamıştır.
ABD’nin İran’a Yönelik Politikası
Amerika’nın Orta Doğu’daki en büyük endişelerinden biri, İran’ın bölgedeki etkisinin artmasıdır. İran’ın nükleer programı ve bölgedeki vekil gruplara verdiği destek, ABD tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilmektedir.
Biden yönetimi, İran ile 2015 yılında imzalanan Nükleer Anlaşma’ya geri dönme konusunda çeşitli girişimlerde bulunmuş, ancak İran’ın anlaşmaya tam uyum sağlamaması nedeniyle görüşmelerde beklenen ilerleme sağlanamamıştır. Bununla birlikte, İran’a yönelik ekonomik yaptırımlar devam etmekte ve Washington, İran’ın bölgedeki askeri hareketliliğini sınırlamak için İsrail ve Körfez ülkeleri ile yakın iş birliği içinde hareket etmektedir.
Amerika ve Körfez Ülkeleri İlişkileri
ABD, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleri ile uzun süredir devam eden stratejik ortaklıklarını sürdürmektedir. Ancak bu ilişkiler, son yıllarda bazı zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Özellikle Suudi Arabistan’ın insan hakları ihlalleri ve Yemen’de yürüttüğü savaş, ABD ile ilişkilerde bazı gerginliklere neden olmuştur.
Buna rağmen, ABD’nin Körfez ülkeleriyle olan ekonomik ve askeri ilişkileri oldukça güçlüdür. Washington, bu ülkelerle enerji güvenliği, savunma iş birliği ve bölgesel istikrar gibi konularda yakın temas halinde olmaya devam etmektedir. Ayrıca, Çin ve Rusya’nın bölgedeki etkisini dengelemek adına ABD, bu ülkelerle iş birliğini artırma yoluna gitmektedir.
ABD’nin Suriye ve Irak Politikası
Amerika’nın Orta Doğu’daki en karmaşık meselelerinden biri de Suriye ve Irak’taki varlığıdır. DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonlarda ABD, yerel ortaklarıyla birlikte hareket ederek örgütün bölgedeki etkinliğini büyük ölçüde azaltmıştır. Ancak Suriye’deki iç savaş ve Irak’taki istikrarsızlık devam ettiği sürece, Washington’un bölgedeki rolü de belirsizliğini korumaktadır.
ABD’nin Irak ve Suriye’deki varlığı, hem bölgedeki aktörler hem de Amerikan iç siyasetinde tartışmalara yol açmaktadır. Kongre içindeki bazı gruplar, ABD’nin bölgedeki rolünün azalması gerektiğini savunurken, diğerleri ise İran ve diğer bölgesel tehditlere karşı Washington’un etkin bir güç olarak kalması gerektiğini vurgulamaktadır.
Amerika’nın Orta Doğu Politikaları Nereye Gidiyor?
Amerika ve Orta Doğu ilişkileri, 21. yüzyılda büyük değişimler yaşamaktadır. Günümüzde ABD, bölgedeki doğrudan askeri müdahalelerini azaltarak daha çok diplomasiye dayalı bir yaklaşım benimsemektedir. Bununla birlikte, İran’ın artan etkisi, İsrail-Filistin çatışması ve bölgedeki ekonomik dinamikler, ABD’nin Orta Doğu’daki etkisini sürdürmesini gerektiren temel unsurlar arasında yer almaktadır.
ABD’nin Orta Doğu politikalarının gelecekte nasıl şekilleneceği, büyük ölçüde küresel ve bölgesel gelişmelere bağlı olacaktır. Ancak mevcut eğilimler, Washington’un bölgedeki varlığını tamamen sonlandırmak yerine, daha seçici ve stratejik bir yaklaşım izleyeceğini göstermektedir.
Amerika ve Orta Doğu başlıklı bu yazımızda sizlere ABD’nin dış ülkeler ile ilgili politikalarına örnek olabilecek bazı bilgiler vermeye çalıştık. Keyifle kalın. Keyifle‘de kalın.
Amerika sömüreceği yeri bir bahane bulup vuruyor. Adalet ve Demokrasi getireceğim diyor. Emperyalizm dedikleri bu olsa gerek.